Çok uzun yıllardır birlikte ama farklı tarzlarda üreten iki ressamın, karma bir sergideki çalışmaları ilgiyle karşılandı. Yeşim Yaprakkıran ve Ömer Yaprakkıran, Frankfurt yakınlarındaki Neu-Isenburg ilçesinde düzenlenen ortak bir sergide, farklı bakış açılarıyla ürettikleri işleri sanatseverlerin karşısına çıkardı. Neu-Isenburg belediye binası fuayesinde düzenlenen sergi, Yaprakkıranların da yer aldığı ve 50’nci kuruluş yılını kutlayan “Gruppe 75” tarafından düzenlendi.
Arayış içindeki ressamların işlerine yer verilen sergide Yaprakkıran çiftinin yanı sıra Ursula Bremen, Kerstin Diacont, Regina Häusler, Angelika Horz-Bartholomé,Veronika Scherer, Ellen Szyska’nın yapıtları da yer alıyor. Sergi, 28 Mart 2025’e kadar gezilebilecek.
DOĞANIN VE TOPLUMSALLIĞIN RESİMLERİ
Sergi ve sanat çalışmaları hakkında bilgi veren Yeşim ve Ömer Yaprakkıran, birlikte fakat birbirinden farklı yöntemlerle resim yaptıklarını belirttiler.
Daha çok doğadan motifleri işlediğini kaydeden Yeşim Yaprakkıran, önce sahada eskizler yaptığını, çünkü doğayı hissetmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Resmi, sahada aldığım bu notlarla evde üretiyorum aslında. Tabii resmederken değişiklikler ortaya çıkıyor. Bence bu iyi bir şey. Özellikle suluboya tekniğinde doğaçlama ve sürprizler her zaman istenir şeylerdir.”
Kırsal yaşam ve denizden ilham aldığını, ürettiği işlerde yaşadığı duyguları ve atmosferi ifade etmeye çalıştığını söyleyen Yeşim Yaprakkıran, eşi Ömer Yaprakkıran’ın ve kendi tarzının birbirinden farklı olduğunu hatırlatırken, “Ömer’le benim resimlerimiz gerçekten çok farklı. O, benden daha çok sosyal içerikli resimler yapıyor. İşlerini çok beğenirim, ama çalışma tarzlarımız farklıdır,” diye konuştu.

Üretim sürecinde zaman zaman birbirlerine çarptıklarını da kabul eden Yeşim Yaprakkıran, kendisinin hareketli çalışma olanağı olduğunu, örneğin her odada çalışabildiğini, ancak eşinin daha sakin bir ortama ihtiyaç duyduğunu vurguladı.
ÇİZGİNİN BASKIN ROLÜ
Ömer Yaprakkıran da yaptığı açıklamalarda, rönesansın büyük sanatçısı Michelangelo’nun çizgiye biçtiği değeri hatırlatarak, çizginin kendi çalışma tarzında çok önemli bir yer tuttuğunu hatırlattı. Ömer Yaprakkıran şöyle konuştu:
“Çizgiye verdiğim yer nedeniyle de üniversitede grafik bölümünü bilerek seçmiştim. Geçmişteki olaylar, benim için güncelliğini yitirmiyor. O olayın anılarımızda, aklımızda yaşamaya devam etmesini isterim. Ayrıca ben bir olayın ona tepki göstermemiz için bize uyguladığı baskıyı da hissedebiliyorum. Yani o olayı reddetsem de güçlendirsem de, böyle bu.”

Sanatının çıkış noktasında olaylarla ilgili dokümanların, görsel malzemenin yer aldığını kaydeden Ömer Yaprakkıran, çok çeşitli teknik ve malzemeyle çalıştığını belirtti. Yaprakkıran şunları söyledi:
“Bazı olaylar medyada yeterli büyüklükte yankılanmıyor. Televizyonlarda birkaç dakika gündemde kalıyor. Günlük gazetelerde ertesi güne kadar. Dergilerde de bir sonraki sayıya kadar gündemde kalabiliyor. Sonra yeni haberler geliyor. Eskiler gündemden düşüyor. Ama ben güncelliğini kaybetmemesi, gündemden düşmemesi gereken olaylar olduğunu düşünüyorum. O olayların mesajının daha çok yankılanması gerekiyor kanımca. Bu yüzden böylesi olayları hemen ele alıyorum ve yorumluyorum. Böylece geçici olanı kalıcı olana taşımak için çaba sarf ediyorum. Şöyle de söylenebilir: Zamana bağlı dayanıksız kitle üretimi benim sanatsal müdahalem üzerinden dayanıklı kılınmış oluyor. Kalıcı bir nitelik kazanıyor. Başarılı olup olamdığımı ben söyleyemem, ama en azından bunu deniyorum”
“ÇOK ÜRETMEMİZ GEREK, ZAMAN YİTİREMEYİZ!”
Çalışmalarında Michelangelo’nun “Çiz Antonio çiz, kaybedecek zaman yok!” aforizmasını kendisine temel aldığını saklamayan Ömer Yaprakkıran, eşinin resimleriyle kendi tarzı arasındaki farkları anlatırken de şu yorumlarda bulundu:
“Yeşim suluboya tekniğini çok iyi kullanır. Bense çok nadir kullanırım. Bu teknik, doğallık ve doğaçlama, anında müdahale gerektirir. Yeşim’in işlerinde güzel olan, renge ve kullandığı tekniklere olan egemenliğidir. İkimiz de sanatçıyız ve dışımızdaki şeyleri farklı görüyoruz. Birbirimizden farklı ve bağımsızız. Yeşim, resimlerinde, izleyicinin o işteki güzelliğin ve çalışmanın tadını almasını, heyecan duymasını önemsiyor Ben ise işlerim üzerine düşünülmesini daha önemli buluyorum, onu amaçlıyorum. İki farklı yol yani.”
Yaprakkıranların katıldığı “Gruppe 75” hakkında bilgi ve üyelerin çalışmaları üzerine bilgiler www.gruppe75.de sitesinden edinilebilir.